SINAV KAYGISI
Psk. Z. Gamze Kalkanlı
Ülkemizde eğitim sistemi yaratıcılıktan uzak, ezberci ve belirli aşamalarda sınava dayalı seçme ve yerleştirme ile elemeye dayanmaktadır. Yürürlükte olan sınav sistemleri de sık şekilde değişmekte ve süreklilik göstermemektedir.
Başarıyı ölçen bu sınavlar çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde büyük bir endişe ve stres yaratmakta, yaşamın neredeyse tek amacı haline getirilmektedir.
Kaygı hali öfke, utanç, üzüntü gibi temel duygulardan biridir. Belli bir düzeye kadar yararlı sayılabilecek kaygı, bizleri tehlikelerden korur, karşılaştığımız bir durumla ilgili harekete geçmemiz gerektiğini hatırlatır. Aşırıya kaçmamak şartıyla belli düzeyde yaşanan bu endişe halinin kişiyi motive ettiği, performans artışına yardımcı olduğu düşünülmektedir. Amaç kaygının tamamen yok edilmesi olmayıp, kaygının zarar verici etkilerinin önlenmesidir. Kaygı düzeyi normal olan öğrenciler, sınavlar ile aslında çalıştıkları konuların değerlendirildiğini düşünürler. Oysa kaygı düzeyi yüksek olan öğrenciler sınavı bir tehdit ve tehlike olarak algılarlar.
Kaygı bozukluğuna neden olan stresli uyaran ‘sınavlar’ olduğunda, kişinin başaramayacağına dair yaşadığı endişe ‘sınav kaygısı’ veya ‘performans kaygısı’ olarak nitelenir. Bu aşırı uyarılmışlık hali sınav öncesi, sınav anında ve sınavdan sonra da yaşanabilir. Sınav kaygısı kişiden kişiye değişir ve kimileri sınav tarihi yakın olmasa da her gün sınavı düşünür ve kaygılanır, bazı kişilerde ise sınav öncesinde ve sınav anında kaygı çok artar; sınavdan hemen sonra yaşanan ve devam eden kaygı da görülebilir.
Öğrenciler başarıya dair ailenin, öğretmenlerin ve yakın çevrenin yüksek beklentileri karşılayamamaktan dolayı büyük endişe duyarlar. Yaşanan bu tedirginlik sınav performansını da olumsuz yönde etkiler.
Sınav Kaygısı İle İlgili Başlıca Faktörler:
* Öğrencinin kendisi veya yakın çevresi tarafından sınava atfedilen önem,
* Öğrencinin kendisine yüksek standartlar koyması,
* Diğer öğrencilerle sürekli rekabet edici ortamların yaratılması,
* Mükemmeliyetçi ebeveynler,
* Çalışma yöntem ve stratejilerinin bilinmemesi,
Kaygıya yatkın ruhsal bir yapıya sahip öğrencilerin sınav kaygısı yaşama olasılıkları daha yüksektir. Bağımlı, güvensiz, kaygılı, depresif özelliklere sahip olan öğrenciler genelde daha duyarlıdır. Kaygılı olan bu kişilerde içsel etkenler kadar çevresel faktörlerin de önemli rolü vardır.
Sınav kaygısı yaşayan kişilerde fiziksel, duygusal, davranışsal ve bilişsel belirtiler gözlenir.
Fiziksel Belirtiler: Baş ağrısı, karın ağrısı, uykusuzluk, yorgunluk, bulantı kusmalar, sınav öncesi ve sırasında belirgin çarpıntı, nefes alma zorluğu, baş dönmesi, titreme, sık idrara çıkma.
Duygusal Belirtiler: Gerginlik, sinirlilik, huzursuzluk, mutsuzluk, karamsarlık ve hatta bazen öfke hali yaşanabilir. Bazı durumlarda kişi kendisini yeterince çalışmadığı için suçlayabilir.
Bilişsel Belirtiler: Sınavda başarısız olacağını düşünme, dikkat dağınıklıkları ve odaklanmada güçlükler.
Davranışsal Belirtiler: Uyku ve yeme sorunları, isteksizlik, her şeye boş verme, aşırı ve verimsiz ders çalışma. Başarısız olacakları endişesi taşıdıkları için de etkin bir öğrenme sağlanamaz.
Sınav kaygısı, çocuk ve gençlerin önceki yıllarda yaşamış oldukları olumsuz sınav deneyimleri ile pekişmekte ve bu zamanla travma haline gelebilmektedir. Bu çerçeve de düşünüldüğünde aslında öğrencinin geleceği için önemli olan ve verimli geçmesi gereken sınava hazırlık süreci bir kabusa dönüşmektedir. Sınavda başarılı olamayacağına dair düşünceler öğrencinin tüm vaktini almakta ve etkin ders çalışmasını önlemektedir. Denemelerde alınan başarısız sonuçlar, süreci daha da çıkmaza sokmaktadır.
Ailelerin kaygı yaşayan çocuklarına kaygıları ile başa çıkabilmeleri için uzman desteği sağlamaları önemlidir. Sınav kaygısı için öğrencilerle EMDR, Bilişsel Davranışçı Terapi, Sanat Terapi, Grup Terapileri çalışmaları yapılmalıdır. Çocuklar ve gençler geleceklerini etkileyecek bu zorlu ve yıpratıcı sürece dayanıklı hale getirilmelidir.